​MÜKEMMEL EBEVEYNLİK

“Mükemmel” anne-baba kimdir? En sağlıklı yemeği pişiren mi? En çok aktivite yaptıran mı? Çocuğunu oyuncaklara boğanlar mı? En fazla yemek yediren mi? En çok emziren mi? Hiç abur cubur vermeyen mi? Hiç tablet ve bilgisayar kullandırtmayan mı? Sorunsuz bir evliliğe sahip olanlar mı? Aslında bunların hiçbiri.

Elbette çocuğun gelişimi için doğru ve yanlış diyebileceğimiz gerçekler var. Ancak her çocuklu evde şekillenen farklı bir rutin vardır. Her şey her zaman kuralına uygun gelişmeyebilir. Çocukların ebeveynlerinden yeni şeyler öğrendiği gibi, ebeveynler de çocuklarından yeni şeyler öğrenir. Mükemmel olmaya çalışmak, ebeveynleri gerçekçilikten uzaklaştırıp büyük bir strese sokar. Bu da anne-babaların kendilerini yetersiz hissetmelerini sağlar. Bu yetersizlik hissiyle birlikte strese giren ebeveynler ise çocuklarına içlerinden geldiği gibi davranmakta güçlük çeker hale gelir. Çocuklarıyla her iletişim kurduklarında, her etkinlikte, oyunda “kurallara uygun” davranıp davranmadığını sorgular hale gelir. Ebeveynlik zaten birçok stresi beraberinde getirirken, mükemmel olmaya çalışmak anne-babaların içgüdüsel ebeveynliğin verdiği tatlı duyguları tecrübelemesini engeller ve onlara daima yetersiz hissettirir.

Bu bahsettiklerim elbette çocuğun ihtiyaçlarına kayıtsız kalmak anlamına gelmiyor. Her günü huzursuzlukla, ağlamakla, mutsuzlukla geçen bir evde büyüyen çocuk elbette güçlenemez. Önemli olan nokta şudur ki, çocuğu kusursuz yetiştirilmesi gereken bir proje olarak görmemek gerekir. Çocuklar hayattan kopuk bireyler değildir. Çocuğu olumsuz her türlü tecrübeden korumak hayatın akışına aykırıdır. Çocukların hem fiziksel hem duygusal ihtiyaçları karşılanmalıdır. Ancak bu ihtiyaçlar karşılanırken, anne-babalar içlerinden geldiği gibi davranmayı unutmamalıdır. Aşırılıktan, mükemmelliyetçilikten kaçınmak hem çocuk için hem de ebeveynler için sağlıklı olacaktır. Makul seviyede olumsuzluklar çocuğa zarar vermez, güçlendirir. Bunları kabullenmek ise ebeveynleri mükemmel olmayan anne-babalar yapmaz, tükenmiş hissetmelerini önler ve yeterince iyi olmanın verdiği mutluluğu yaşatır.

Sueda Köse/Okul Psikoloğu