MUTLU ÇOCUKLAR & MUTLU EBEVENYLER

Her anne-baba çocuğunun yaşamda ve okulda başarılı olmasını ister. Çocuklarının başarılı olması, ebeveynler için tarifsiz bir mutluluktur adeta. Eğer çocukları, yaşamda başarılı olurlarsa aynı zamanda mutlu olacaklarını da düşünürler .

Unutulmamalıdır ki, her çocuk kendi kapasitesi oranında başarılı olacaktır. Çünkü her çocuk dünyada tektir, biriciktir. Çocuklar kimsenin kopyaları değildirler. Anne-babalar olarak, çocukların bize aynen benzemeyeceğini, onların da kendilerine özgü hayatlarının olacağını kabul etmemiz gerekir.

Çocuklarınız bir düzen içinde olmayı ve okul hayatını yeni yeni tanımaya başladığı bu dönemlerde okulu,  yaşamın küçük bir modeli olarak düşünmeli, okul başarısı ve uyumunun, sosyal hayattaki başarı ve uyumla bağlantılı olacağını gerçeği kabul edilmelidir.

 Anne babanın, çocuğun başarısında rolü çok büyüktür . Bu rolün büyüklüğü, sorumluluğun da büyüklüğünü beraberinde getirir. Çocuğun eğitimini sağlamak sadece karnını doyurmak, üstünü giydirmek değildir. Veya okula yazdırıp ''eti senin kemiği benim'' mantığıyla eğitim sorumluluğunu tamamen öğretmenlere bırakıp geri plana çekilme de çözüm sağlamayacaktır. Öğretmenler hiçbir zaman anne- babanın yerini tutamazlar. Anne ve baba ailenin kanatları gibidir. Tek kanatla kuş uçamayacağı gibi ana-babanın sadece birisinin ilgilenmesi de yetmeyecektir.

Çocuğunuza yardım etmenin ilk adımı kendinize yardım etmekle başlar . Sadece eğitimin önemli olduğunu söylemek yeterli değildir . Ebeveyn olarak kendimizi yetiştirmeli, geliştirmeli ve bilgi sahibi olmalıyız. Kendi hayatımızda olumlu yönde değişiklikler yapmadan, çocuklarımız üzerinde zorla değişiklik yapamayız.

Aile bireyleri arasındaki ilişkilerin dengeli ve sağlıklı olduğu huzurlu bir ev ortamı çocuğun başarısını olumlu yönde etkiler. Bizler çocuklarımızın önünde canlı birer örnek ve model durumunda olduğumuzu unutmamalıyız. Aile içi uyumsuzluklar, öğrenme yaşantısı ve motivasyonu doğrudan engeller.

Ailedeki problemleri inkar etmek veya yokmuş gibi davranmak yerine, problemi kabul edip çözüm yollarının aranması gerekir . Aile içinde anlaşmazlıkların çıkması, aile üyelerinin birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Problemler, aile üyelerinin birbirlerini suçlamalarıyla, tenkit etmeleriyle veya ''bunlar zaten hep senin yüzünden oluyor'', ''her zaman bu iş...'' tipindeki genellemelerle çözülemez.

Genellikle çocuğun her yönüyle eğitimi anneye bırakılmış ve baba sadece para kazanma görevini üstlenmiş bir kişi konumundadır. Babalar evine ve çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamakta, işinin yoğunluğunu bahane etmekte ve ''sanki ben kimin için sabahtan akşama kadar çalışıyorum? Tabii ki sizler için!'' gibi cümleleri sık sık kullanarak haklılığını ispat etmek istemektedir. Çocuklarsa kendilerine vakit ayrılmasını, sevgi ve şefkat gösterilmesini istemektedirler.

Baba, çocuğun eğitimden ve yetiştirilmesinden birinci derecede sorumlu kişidir. Baba çocuğuyla ortak faaliyetlerde bulunmalı, akşam eve geldiğinde onunla ilgilenmeli, sohbet etmeli, sorunlarını paylaşmalı,  gelişiminde ve derslerinde takipçi olmalı, kısaca mümkün olduğunca iletişimini geliştirmelidir. Ne kadar yoğun çalışma ortamı içinde olursa olsun, unutmamalı ki sağlıklı iletişimin paylaşılan zamanının  uzunluğu ile  değil, paylaşılan zamanın kalitesi ile olur. Babanın ilgisizliği çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği de bir gerçektir.

 Aile içinde alınacak kararlarda çocuğun da fikrinin alınması, duygu ve düşüncelerinin önemsenilmesi, bağımsız bir birey olarak kabul edilmesi çocuğun kişiliğini olumlu yönde etkileyecektir. Beklentilerin çocuğun durumuna göre belirlenmesi, gerçekçi ve tutarlı bir davranış olur. Ailenin farkında olmadan geliştirdiği çocuğunun ''mükemmel olma ve herkesle rekabet etme'' isteği, çocuklarda başarısızlık korkusuna neden olur ve onları yetersizlik duygusu içine sokabilir. Aile çocuğunun kişiliğini ve özgüveninin gelişimine destek veren bir anlayış sergilemelidir.

Eğitim-öğretim, ortak çalışma ve işbirliği gerektiren bir süreçtir. Başarı sağlanması için okul-çocuk-aile üçgeninde herkes üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapma gayreti içinde olmalıdır.

Tüm anne-babalara sevgi dolu, huzurlu günler dilerim...

​Çiğdem ORHAN

​Uzman Psikolojik Danışman