OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE DUYGULAR VE MİZAÇ

​Duygular insanları bir araya getirir ve insanın hayatta kalma mücadelesinde kritik bir öneme sahiptir Her insan belli bir durum karşısında tepksini farklı tarzda gösterir. Örneğin, ağlamak bazen üzüntü bazen sevinçle ilişkili olabilir .Genellikle olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayrılan duyguları hoşa giden ve hoşa gitmeyen duygular olarak da sınıflandırmak mümkündür. Olumlu duygular; coşku, sevinç ve sevgiyi içerirken, olumsuz duygular ise kaygı, öfke, suçluluk ve üzüntüyü içerir Mutluluk, ilgi, şaşırma (hayret), korku, öfke, sevgi, üzüntü ve tiksinme gibi duygular insanlarda evrenseldir Duygular yanlış türde, yoğunlukta ve sürede olduğunda, ya da düzenlenmediğinde günlük yaşamı olumsuz yönde etkiler.

Duygu düzenleme becerilerinin kazanılması, önemli bir gelişimsel görevdir. Gelişimsel dönemlere göre çocukların duygu düzenleme becerilerinde gösterdikleri yeterlikler de değişiklik gösterir. Okul öncesi dönemde çocuklar yetişkinlerden destek alarak duygu düzenleme tekniklerini kullanmaya eğilimlidirler.Duygu düzenlemenin gelişimi ise, bebeğin doğduğu andan itibaren edinilen çeşitli becerilerle zaman içinde kademeli olarak gelişim gösterir .

Bebekler, ilk aylarda duygusal durumlarını düzenlemek için kısıtlı bir yeteneğe sahiptirler. Bebekler ilk yıllarda duygusal tepkilerin süresi ve şiddetini engelleme ya da azaltma becerisini kademeli olarak geliştirirler Yaşamın ilk aylarında başını çevirme, emme, ağlama gibi duygu düzenleme davranışları mevcuttur.

Bebek yaşına yaklaştıkça bilişsel gelişimin ilerlemesine paralel olarak duygu düzenleme süreçlerinde aktif olmaya başlar. Bebek duygusal süreçlerde aktif olmaya başladıkça ise dış dünyaya verdiği tepkilerde amaçlı bir biçimde duygularını yönetmek için stratejiler kullanmaya başlar.Bebeklik dönemindeki anne-çocuk ilişkisinin kalitesi, okul öncesi dönemdeki duygu düzenlemeyi etkiler. Bu dönemde çocuklar gelişim özelliklerinin gerektirdiği şekilde davranırlar ve bebeğin anneyle kurduğu bağlanmanın sonuçlarını da sonraki gelişim dönemlerine taşırlar. İki yaşından sonra çocuklar dil gelişimiyle birlikte sık sık duygularını ifade eder ve duygularını aktif olarak gözetim altında tutmaya çalışır.

Duyguları düzenleme becerisi okul öncesi dönemde sosyal çevreden fazlasıyla etkilenir. Çocuklar çevrelerindeki kişilerin duygularını başarıyla yönettiğini gözlemlediğinde, duygu düzenlemenin olabileceğini öğrenirler. Çocuklar sosyal çevresindeki bireylerin duygularının kontrol dışında olduğunu gözlemler ve tecrübe ederse, duygu düzenlemede problemler yaşayabilirler. Bu dönemde yaşanan duygu düzenleme konusundaki eksiklikler ve başarısızlıklar, çocuğun çevresiyle ilişkilerinde sorun yaşamasına ve okula uyum sağlayamamasına sebep olur. Bu sebeple okul öncesi dönem, duygu düzenleme becerilerinin edinilmesinde kritik bir dönem olarak değerlendirilir.(Duygu düzenlemenin amacı, "olumsuz" duyguları ortadan kaldırmak değil, çevreye karşı olumlu tepkiler üretmek için duyguları ayarlamaktır. Bir diğer duygu düzenleme amacı, duyguların ortamın sürekli değişen taleplerine uygun tepki vermesini kolaylaştırabilmesi için en uygun düzeyde duygu dinamikleri elde etmektir.

Duygu düzenlemenin gelişimini etkileyen içsel ve dışsal unsurlar mevcuttur. Ebeveynler hem mizaç, genetik yatkınlık gibi içsel faktörleri hem de bağlanma, ebeveyn tutum ve davranışları gibi dışsal faktörleri etkilediği için duygu düzenleme becerilerinin gelişiminde önemli etkilere sahiptirler Çocukların duygularını düzenleme yeteneği, çocuğun mizacına bağlı olarak değişebilir. Örneğin, mizaç yaklaşımındaki değişiklikler, düzenlemeyi gerektirebilecek farklı duygular üretir. Birçok çalışmada, değişken veya heyecanlı duyguları olan çocukların dışa dönük davranışlar için risk altında olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan, aşırı bastırılmış duyguları olan çocukların içselleştirici davranışlar geliştirmesi daha olasıdır.

Mizaç, kendine özgü bir şekilde bireysel farklılıkların ilk çekirdeğini oluşturur ve davranış eğilimleri, dikkatin sürdürülebilirliği kapasitelerini ifade eder. Duygusal düzenlemede yer alan becerilerin çoğunun mizaç temelli olduğu düşünülmektedir .Çocukların duygularını düzenleme yeteneği, çocuğun mizacına bağlı olarak değişebilir. Mizaçsal yaklaşımdaki değişiklikler, düzenlemeyi gerektirebilecek farklı duygular üretir .Olumsuz duyguların fazla olması, çocuğun kişilerarası etkileşimlerde zorluk çekme olasılığını artırır. Ayrıca çocuğun daha yoğun tepkiler vermesine neden olur.Yüksek seviyede tepkisel olan çocukların, daha az tepkisel olan akranlarına göre duygularını düzenlemek için bakım verenlerin yardımına daha çok ihtiyaç duyduğunu bulmuştur .Ayrıca bebeklerde ve küçük çocuklarda duygu düzenlemenin gelişimi bakım verenler tarafından önemli düzeyde etkilenir.

Ebeveynlerin çocuğunun duygusal ifadesine verdiği yanıtlar ve ilişkilerin güvenli olması erken çocukluk döneminde duygu düzenlemenin gelişimini önemli derecede etkiler .Ebeveynler çocukların duygusal ihtiyaçlarına karşı destekleyici ve ılımlı yaklaştıklarında çocukların olumsuz durumlarla daha rahat baş ettikleri belirlenmiştir. Fakat çocukların duygusal ihtiyaçlarına yönelik cezalandırıcı ve küçümseyici yaklaşması, çocukların duygu düzenleme becerilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu anlamda, ebeveyn tutumlarının çocukların duygu düzenleme becerileri üzerinde doğrudan etkisi olabilir. Bu yüzden uygulanan ebeveyn tutumunun dikkatli seçilmesi çok önemlidir.

Tuğba Kaya / Çocuk Gelişimci